ÇANAKKALE Boğazı’nda, Ezine ilçesi Dalyan köyü yakınındaki 2 bin 400 yıllık liman kenti Alexandria Troas Antik Kenti’nde süre kazı çalışmalarında 2 bin yıllık 2 bronz sikke bulundu. Kazı Başkanı, Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erhan Öztepe, sikkelerin kentin bir Roma kolonisine dönüştüğü döneme ilişkin olması açısından önemli olduğunu söyledi.
Dalyan köyü yakınında yer alan ve 2 bin 400 yıllık liman kenti olan Alexandria Troas Antik Kenti’nde bu yılki kazı çalışmaları, 30 kişilik bir ekibin katılımıyla sürüyor. Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erhan Öztepe koordinesindeki kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle ve maddi desteğinin yanı sıra Çanakkale Valiliği, Türk Tarih Kurumu, Ankara Üniversitesi ve İÇDAŞ A.Ş.’nin katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Bu yılki kazı çalışmalarında, 2 bin yıllık 2 bronz sikke bulundu.
‘SİKKELER ANTİK KENTİN İLK ROMA KOLONİSİ OLDUĞU DÖNEME AİT’
Çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Öztepe, “Sadece sikkeler değil; yoğun olarak bir seramik buluntuları da ele geçirdik. Sistematik olarak seviye seviye kazdığımız toprağı eliyoruz. Elendikçe içinden çıkan her şey, önce arazide toplanıyor ardından yıkanıp, tasnifleniyor. Sonrasında seramikler ve metal bulgular ayırılıyor. Bunların içerisinde temizlikleri yapacak olan varsa, restoratör arkadaşlarımız bunların gerekli bilimsel çalışmalarını yapıyor. Bundan sonra değerlendirme aşamasına giriyoruz. Sikkeler M.Ö. 1’inci yüzyılın sonu, M.S. 1’inci yüzyılın ilk çeyreği olmak üzere 2 bin yıllık buluntular. Bu da kentin bir Roma kolonisine dönüştüğü döneme ilişkin sikkeler olduğunu gösteriyor. Kentin ilk Roma kolonisi olduğu döneme ait sikkeler. Bu açıdan önemli. Bunu başka alanlarda teyit ediyoruz ama sikkeler de bunu paralel olarak bize gösteriyor” dedi.
‘İLK DEFA BİR HOROZ TÜRÜNE AİT TÜKETİLMİŞ KEMİK BULUNDU’
Bu sene kazı çalışmalarında bulunan seramiklerin ise bin 700 ve 2 bin öncesine ait farklı dönemleri içerdiğini vurgulayan Prof. Dr. Öztepe, “Bunun dışında ayrıca kemik buluntularımız var. Kemik buluntularını insan elinden çıkmış kemik buluntuları ve insan ya da hayvana ait kemik kalıntıları olmak üzere 2 ayrı kategoride değerlendirmemiz gerekiyor. Özellikle insan ve hayvana ait kemik kalıntıları üzerinde antropolog arkadaşlarımız çalıştı. Bu çalışma neticesinde daha önce çarşı yapısının Helenistik Stoa içerisinde bulunan kemiklerde yapılan tasniflerde karşılaştığımız hayvan türlerini teyit ettik. Bunlar evcilleştirilmiş, bugün de halihazırda insanların tükettiği koyun, keçi, büyükbaş hayvanlardan geyiğe varıncaya kadar yaban hayvanlarının kemiklerinin yanı sıra ilk defa bir horoz türüne ait tüketilmiş kemik tespit edildi. Bu da bizim için önemli. Çarşı yapısının içerisinde belki bir yeme içme faaliyetine ilişkin de ipucuna rastlamış oluruz. Burada çıkan her buluntu, bizim aradığımız bilgi. O nedenle çok sistematik ve yavaşça kazıyoruz, eliyoruz. Elenen buluntuları iyice inceliyoruz ve oradan alabileceğimiz her şeyi alıyoruz” diye konuştu.