Ali Kemal ERDEM
Son yıllarda kışın gelmesiyle birlikte değişmeyen bir tartışma konusu var.
Tartışmanın nedeni de saatlerin geçmişte olduğu gibi “Kış saati” uygulaması kapsamında bir saat geri alınmaması nedeniyle sabah saatlerinde işe veya okula gitmek için kalkanların karanlıkta uyanması ve yine gün ışımadan yollara düşmek zorunda kalmaları.
Tabii ki bu durum en çok da öğrencileri, ailelerini ve kadınları tedirgin ediyor.
TEPKİLER SÜRÜYOR AMA İKTİDAR DÜZENLEMEDE KARARLI
Kışın soğuk ve karanlık saatlerinde sokakta olmanın birçok insan açısından tedirgin edici olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Tekrar kış saati uygulamasına dönülmesi konusu pek çok defalar gündeme geldiği hatta muhalefetin seçim vaatleri arasına girdiği halde iktidar bu konuda geri adım atmadı.
Son olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda 2024 bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin bu konuya dair sorusunu da cevaplandırdı
Bayraktar, iptali için TBMM’ye kanun teklifi verilen yaz saati uygulamasının devam edeceğini söyleyerek, daha faydalı olduğunu iddia etti ve kış saatine geçilmeyeceğini belirtti.
Peki tartışma konusu olan bu süreç nasıl başladı?
7 Eylül 2016 günü alınan bir karar ile Türkiye’de 1972 yılından beri uygulanan yaz ve kış saatleri uygulaması iptal edilerek kalıcı olarak yaz saati uygulamasına geçildi.
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre; gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerji tasarrufu sağlamak amacıyla 26 Mart 2016 tarihinden itibaren bütün yurtta saatlerin bir saat ileri alınması şeklinde başlayan yaz saati uygulamasının her yıl, yıl boyu sürdürülmesi kararlaştırılırken, “30 Ekim 2016 Pazar günü saat 04.00’ten itibaren bir saat geri alınması” ibaresi de yürürlükten kaldırıldı.
İLK GÜNDEN İTİBAREN TARTIŞILDI
Uygulama ilk andan itibaren tartışma yarattı. Tepkilerin en büyük nedeni ise yukarıda da bahsettiğimiz gibi kış aylarında neredeyse sabah 08.00’a kadar havanın karanlık olması sebebiyle öğrencilerin ve diğer çalışanların hava aydınlanmadan sokaklara düşmek zorunda kalması ve bunun yarattığı güvenlik endişeleri.
Değişiklik bazısı şehir efsanesini de andıran iddiaları da beraberinde getirdi.
Düzenlemenin ideolojik nedenlerle örneğin Türkiye’nin diğer İslam ülkeleriyle saat farkını azaltmak amacıyla çıkarıldığını öne sürenler dahi oldu.
TASARRUF AMACIYLA BAŞLANDI AMA TERSİ OLDU İDDİASI
Ancak düzenlemeyi hayata geçiren hükümetin ise en büyük gerekçesi bu yolla işyerlerinin hava kararmadan paydos edecekleri için bunun enerji tasarrufu sağlayacağını iddia etmesiydi.
Bu gerekçeye baştan beri karşı çıkan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ise sonraki yıllarda hazırladıkları raporlarda erken kalkan insanların ilk işinin evdeki bütün ışıkları açmak olduğunu, bu nedenle değişikliğin tasarruf ettirmek bir yana tüketimi artırdığını öne sürdü.
Örneğin değişikliğin hayata geçmesinden bir yıl sonra EMO’dan tarafından yapılan açıklamada Kasım ayı tüketiminin bir önceki yılın (2016) aynı ayına göre yüzde 6,5 düzeyinde rekor artış gösterdiği ve 22,7 milyar kilowatt saat ile en yüksek düzeye ulaştığı iddia edildi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ise o günlerde EMO’dan farklı olarak 1.95 oranında tasarruf sağlandığını iddia etmişti.
“DEĞİŞİKLİK İÇİN KAMUOYU İLE PAYLAŞILMAYAN BİR İTÜ RAPORU REFERANS ALINDI”
EMO’nun düzenlemeye dair tepkisi günümüzde de sürüyor.
PD’ye konuşan EMO Genel Başkanı Mahir Ulutaş, hükümetin 2016’da uygulamaya koyduğu değişikliğin kamuoyu ile paylaşılmayan ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) ait olduğu öne sürülen bir raporu referans alarak başladığını belirtti.
Mahir Ulutaş / EMO Başkanı
TÜM TÜRKİYE IĞDIR’IN SAATİNE GÖRE AYARLANDI
Sabit saat uygulamasının dünyada da tartışıldığını söyleyen Ulutaş, “Kimi ülkeler yaz kış saatinden bekledikleri tasarrufu alamadıklarından vazgeçiyorlar. Ancak Türkiye açısından sıkıntı yanlış bir saat diliminin seçilmesi. Türkiye’nin en doğusundaki Iğdır’ın doğal saati baz alınarak bütün Türkiye’nin saati buna göre ayarlandı” dedi.
Uygulamanın birinci yılı olan 2017 yılındaki raporda da değişiklik ile tasarruf sağlanamadığını verilerle ortaya koyduklarını söyleyen Ulutaş, “Tasarruf sağlandığını iddia eden hesaplamaları paylaşmadıkları ve orijinal raporu göstermedikleri halde neye göre tasarruf yapıldığını da söylemiyorlar. Dolayısıyla enerji tasarrufu sağlandığı iddiası doğru değil” iddiasında bulundu.
PSİKOLOJİK, TOPLUMSAL SONUÇLARI OLDU
Ulutaş, Türkiye’nin en doğusundaki saati baz almanın psikolojik ve toplumsal sonuçlarının da olduğunu öne süren Ulutaş, “Çocuklar karanlıkta uyanıp, karanlıkta yola çıkıyor. Ülkedeki sanayinin büyük bir kısmı da batı illerinde olduğundan çalışanların çoğunluğu da karanlıkta uyanıyor” dedi.
“SABİT KALACAKSA TÜRKİYE’YE UYGUN BİR SAAT SEÇİLMELİ”
İla ki yaz – kış saati uygulamasına geri dönülsün demediklerini söyleyen Ulutaş, “Sabit saatte kalınacaksa da Türkiye için daha uygun bir saat seçilmeli. Türkiye’nin en doğusundaki Iğdır’ın doğal saatini ülke için sabit saat kılmak kamu yararı taşımıyor” diyerek sözlerini bitirdi.
“BU HAYALET RAPORUN VARLIĞI BİLE TARTIŞMALI”
Enerji analisti gazeteci Özgür Gürbüz ise 7 Eylül 2016’da Resmi Gazete’de yayımlanan kararda sadece, “Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla” yazdığını ancak daha sonra itirazlar artınca elektrik tasarrufu yapılacağı gerekçesinin ortaya atıldığını söyleyerek, iddialarını şöyle sürdürdü:
“Hatta bu konuda bir rapor hazırlandığı da söylendi ama bu raporu hükümet hiç paylaşmadı. Bu hayalet raporun varlığı bile tartışmalı, rapor somut veriler içerse zaten kamuoyuna iletilirdi. Aynı şekilde, bu uygulamanın faydalarına dair de somut bir bilgi yok elimizde. Hesaplamak da çok zor çünkü elektrik tüketimini artıran veya azaltan tek etken güne hangi saatte başladığınız değil. Türkiye’nin yıllık elektrik tüketim rakamlarına bakarak bir yorum yapamazsınız. Ben uygulama başladıktan hemen sonraki verileri karşılaştırmıştım. Kış saatine geçilmediği haftanın iki günüyle, önceki haftanın iki gününü karşılaştırdığımda, hem sabah 8 hem de akşam 17 saatlerinde daha fazla elektrik tüketimi olduğunu gördüm.”
Özgür Gürbüz – Enerji analisti
“UYGULAMAYA SON VERMEK GEREKİR”
Yapılan uygulamanın insanın doğasına da aykırı olduğunu öne süren Gürbüz, “Elektrik tüketimi rakamları hükümetin iddia ettiği gibi bile olsa; insan sağlığı, mutluluğu ve güvenliği için yaz saatinin sürekli uygulanmasına son vermek gerekir” dedi.
11 KİŞİLİK EKİBİN İKİ YILLIK ÇALIŞMASININ ÜRÜNÜ DENMİŞTİ
Her iki uzmanın da işaret ettiği gibi değişiklik yapılırken referans alındığı söylenilen İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) hazırladığı ve iktidar sunulduğu öne sürülen resmi bilimsel rapor bugüne kadar kamuoyuyla paylaşılmadı.
Ancak çalışmanın hazırlanmasında yer aldığı belirtilen uzmanların zaman zaman açıklamaları oldu.
Örneğin değişikliğin hayata geçmesinden iki gün sonra 9 Eylül 2016 günü İTÜ’ye ait itiyesilkampus adlı sitede uygulamanın değiştirilmesi sürecinde yer alan ekibin görüşlerine yer verildi.
Sitede çıkan yazıda değişikliğin enerji tüketimi, ekonomik göstergeler, psikolojik ve sosyolojik açıdan yapılan değerlendirmeler ışığında iki yıl süren 11 kişilik bir ekibin kapsamlı bir çalışmasının sonucu olduğu belirtildi.
Yazıda proje sürecinde önemli katkıları olduğu belirtilen dönemin Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı ve “Yaz Saati Uygulaması (YSU) Güneş Işınımı, Güneşlenme Süresi ve Elektrik Tüketim Verilerine Bağlı Olarak Analizi ve Modellemesi” projesinin yürütücüsü Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin ve projede yer alan İTÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Koordinatörü Psikolog Cem Demirbaş’ın da görüşlerine de yer verildi.
Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin
“BAKAN BERAT ALBAYRAK’IN İLGİSİ ÇALIŞMALARDA ETKİLİ OLDU”
Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin, yazıda yaz saati uygulamasının standartlaşabilmesi için başlayan araştırmaların derinleşmesiyle birlikte, tam 1 milyar verinin kullanıldığı geniş çaplı araştırmaların sonunda bu değişikliğin hayata geçirildiğini, veriye dayalı ve bilimsel yöntemlerin kullanıldığını çalışmaların hızlanmasında dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın göreve gelir gelmez konuya gösterdiği yoğun ilgi de oldukça etkili olduğunu söyledi.
Eski Enerji Bakanı Berat Albayrak
SANAYİ BÖLGELERİNDEKİ TÜKETİM ÖRNEK GÖSTERİLDİ
Yazıda Şahin, Türkiye’nin en doğusu ile en batısı arasında 1 saat 16 dakikalık bir zaman farkı var. Yaptığımız çalışmalarda elbette bunu da dikkate alındığını söylüyor ve “Sürekli yaz saati uygulamasıyla ekonomik ve dış ilişkiler açısından neler değişecek?” sorusuna şöyle cevap veriyordu.
“Ülkemizde sanayi ve yerleşimin en yoğun olduğu batı bölgelerimizde enerji tüketimi daha fazla olduğundan, ulusal çapta yapılacak bir enerji planlamasının da buna göre yapılması gerekiyor. Araştırma ekibinin yaptığı çalışmalar sonunda elde edilen bulgulara bakıldığında, kış saati uygulamasının tasarruftan çok tüketim getirdiği de net bir şekilde ortaya kondu. Elektrik fiyatının en yüksek olduğu saatler olan 17:00-22:00 arasında tüketimin artmasına yol açan kış saati uygulamasının kaldırılmasıyla, meskenlerdeki tüketiciler ve sanayi tesisleri de daha avantajlı olacak.”
Şahin araştırmaları kapsamında 08:00-17:00, 08:30-17:30 ve 09:00-18:00 olmak üzere üç farklı mesai aralığı üzerinden, enerji tüketimi istatistikleri incelendiğini, “Böylece proje sonucunda; 2010-2016 yılları arasını kapsayan 6 yıllık sürede kış saati uygulaması nedeniyle yaşanan ek elektrik tüketimleri karşılaştırıldığında, kış saati uygulamasının geçerli olduğu aylar bazında yıllık yaklaşık %8.58, toplam elektrik bazında ise %3.62 oranında önemli bir tasarruf yapılacak” demişti.
RAPOR BELİRSİZLİĞİ SÜRÜYOR
Şahin ve dönemin İTÜ Rektörü Mehmet Karaca da katıldıkları televizyon yayınında yeni uygulamanın faydalarını anlatmıştı.
Ancak Ulutaş ve Gürbüz’ün de dediği gibi İTÜ yetkilileri her ne kadar bulundukları ortamlarda yeni düzenlemenin faydalarını anlatsa bile iktidara emsal kaynağı olan rapor bugüne kadar kamuoyuyla paylaşılamadı.
patronlardunyasi.com