“`html

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Yıllık Toplantıları kapsamında düzenlenen oturumda, moderatörlük görevini üstlenen EBRD Türkiye ve Kafkasya Yönetici Direktörü Elisabetta Falcetti, Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ile Türkiye’nin ekonomik potansiyelini ele aldı. Şimşek, Türkiye’nin etkileyici 86 milyonluk nüfusu ve 1,3 trilyon dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılası ile dikkat çekti.
Sunumuna, Türkiye’nin 2022 yılı itibarıyla kişi başına düşen milli gelirin 15 bin dolar seviyesinde olduğuna değinerek başlayan Şimşek, bu büyüklükteki ülkeler arasında 10 bin doları aşabilen sayılı ülkelerden biri olduğumuzu vurguladı. Türkiye ekonomisinin 2003-2024 yılları arasında ortalama yüzde 5’in üzerinde bir büyüme sergilediğini aktardı.

“GÜÇLÜ BÜYÜME POTANSİYELİ”
Şimşek, son yıllarda uluslararası düzeyde ekonomik büyümeyi etkileyen çok sayıda faktörle karşılaşıldığını dile getirerek, Türkiye’de enflasyonla mücadele süreçleri dolayısıyla bu yıl ve geçen yıl ekonomik büyümenin yavaşladığını ifade etti. Ancak bunun geçici olduğunu ve Türkiye’nin uzun vadede güçlü bir ekonomik büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı.
Uzun vadeli büyüme hedefleri doğrultusunda yapısal reformların uygulandığını ifade eden Şimşek, Türkiye’nin borç oranının gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının yüzde 92 seviyesinde olduğunu, bu oranın gelişen piyasalardaki yüzde 245’lik ortalamaya kıyasla oldukça düşük kaldığını belirtti.
Türkiye’nin geniş ve nitelikli bir iş gücü havuzu sunduğuna dikkat çeken Şimşek, son 25 yılda altyapı yatırımları için 300 milyar dolardan fazla kaynak ayrıldığını belirtti. Özellikle dijital altyapıya yapılan yatırımların önemine vurgu yaparak yapay zeka alanında ilerlemeyi hedeflediklerini söyledi.

“KÜRESEL AKTÖR OLARAK TÜRKİYE”
Şimşek, Türkiye’nin uluslararası jeopolitik sorunlarda etkin bir rol oynadığını, Rusya ile Ukrayna arasındaki çelişkilerin çözümünde arabuluculuk yaptığını, Suriye’de terörle mücadele ve istikrar sağlama konusunda çaba harcadığını kaydetti. Ayrıca, Ermenistan ile Azerbaycan arasında kalıcı barışın sağlanmasına yardımcı olduklarını ve Afrika’daki krizlerin çözümüne katkıda bulunduğunu belirtti.

“YENİDEN İNŞA, YENİ FIRSATLAR”
PKK’nın fesih kararına dair değerlendirmelerde bulunan Şimşek, Türkiye’nin 50 yıl süren bu mücadele sonucunda 1,8 trilyon dolarlık maliyet üstlendiğini belirtti. Bu gelişmenin önemli bir adım olduğuna dikkat çekerken, kaynakların terörle mücadele yerine, ülkenin doğu ve güneydoğu bölgelerini yeniden inşa etme çabalarına yönlendirileceğini ifade etti. Bu bölgelerin Türkiye’nin ekonomik büyüme motoru olacağına inandığını belirtti.
Barış ve istikrarın, refahın temeli olduğuna değinen Şimşek, Türkiye’nin ABD ve Avrupa ile ilişkilerini güçlendirmek için yaptığı çalışmaları aktardı. Avrupa Birliği’nin Türkiye için en büyük ticaret ortağı olduğunu hatırlatan Şimşek, Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun Türkiye-AB ticaret hacmini önümüzdeki yıllarda artırabileceğini belirtti.

“DİĞER ÜLKELERE GÖRE DAHA AZ İHTİYAÇ”
Türk ekonomisine ilişkin soruları yanıtlayan Şimşek, “Programımız yolunda ilerliyor ve işliyor. Fiyat istikrarı hedefimizde ilerleme görüyoruz. Enflasyon, yüzde 75 zirvesinden yüzde 38 seviyesine düştü ve bu eğilim devam etmekte,” dedi. Piyasalardaki belirsizliklere rağmen, Türk lirasında sınırlı bir zayıflama olduğunu söyleyen Şimşek, petrol fiyatlarındaki düşüşün dezenflasyona katkıda bulunduğunu ve büyümenin yavaşlamasının tolere edilebilir olduğunu vurguladı.
Kamu maliyesi alanında harcama kontrolünün öncelikli hedeflerinden biri olduğunu ve bunun dezenflasyona katkı sağladığını ifade etti. Türkiye’nin cari işlemler dengesinin altın hariç fazla vermeye devam ettiğini vurguladı, aynı zamanda dış finansman ihtiyacının da azalacağını, dış borcun GSYH’ye oranının düşüş trendinde devam edeceğini belirtti.

“TÜRKİYE’DEN KORUMACI POLİTİKALARA TEPKİ”
Korumacı ticaret politikalarının Türkiye üzerindeki etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, bu tür politikaların küresel ticaretteki bölünmenin kaçınılmaz sonuçları olduğunu, uzun vadede kaybettiren bir yol olduğunu ifade etti. “Türkiye’de yatırımlar, büyümenin itici gücü. Mal ihracatımız GSYH’nin yüzde 20’sini, hizmet sektörü ise yüzde 10’unu oluşturuyor,” diyen Şimşek, hizmet sektörünün bu politikalardan daha az etkilendiğini ve Türkiye’nin avantaj sağladığını aktardı.

Şimşek, Türkiye’deki işletmelerin iş gücü maliyetlerini desteklemek için bazı mali kaynakları devreye aldıklarını ve küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik mevcut destek programlarının önemini vurguladı.
“`