İşte o derleme:
“Senaryo 1: Konstantinopolis, Bizans hakimiyetinde kalıyor
O muzaffer padişahın adı ‘Fatih Sultan Selim’ olacaktı
Thomas Madden / Saint Louis Üniversitesi
Konstantinopolis’in, Fatih’in kuşatmasını atlatabilmek için tek umudu Venedik’ten yola çıkan destek kuvvetlerinin gelmesiydi. Ancak gecikince, 29 Mayıs 1453’te şehir Osmanlı kontrolüne geçti. Peki ya Venedik güçleri zamanında ulaşsaydı?
Deniz savunmasını Venediklilere bırakan Bizans, kara savunmasını pekiştirdi, kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. ‘Fatih’ unvanını alamayan II. Mehmed, Edirne’ye geri çekilmek zorunda kaldı. 1454’te Venedik’e savaş ilan etti. Peloponnese’ye düzenlediği saldırılar Negroponte Savaşı’nda padişahın Venedik komutanı Cristoforo Moro’nun karşısında yenilgisiyle sonuçlanınca Anadolu’daki beylikler II.Mehmed’in zayıflığını fırsat bilerek ayaklandı. Padişah, 1456’da Yunan topraklarından çekilip güçlerini Anadolu’ya sevk etmek zorunda kaldı. Moro da önce Yunan adalarını, sonra da Atina’yı fethetti. O sıralarda Galata’daki Cenovalılar da Rumelihisarı’nı ele geçirince padişah bir kez daha İstanbul’u almaya yönelik bir girişimde bulunamadı. 1481’de II.Mehmed’in ölümünün ardından oğulları Bayezid ve Cem arasında iç savaş başladı. İmparatorluk iki kardeş arasında paylaşıldı. Bayezid Avrupa kıtasındaki toprakları, Cem ise Asya’daki bölümü aldı. Bizans İmparatoru III.Manuel, iki kardeşin kavgası sayesinde konumunu güçlendirdi.
Nisan 1512’de I. Selim kardeşini ve babasını zehirleyerek tahta oturdu. İlk işi Anadolu’ya savaş açmak oldu. Cem Sultan bu savaşta öldü ve Osmanlı yeniden Selim’in padişahlığında birleşti. Cenovalılar kendi güvenlikleri karşılığında Selim’e Rumelihisarı’nı devretmeyi kabul etti.
Fetih 1515 yılına kaldı
Bu gelişmeleri izleyen iki yılda Selim, Konstantinopolis kuşatması için deniz ve kara güçlerini buraya yığdı. 1515’in Mart ayında kuşatma başladı. 15 Mayıs’ta İstanbul, Osmanlı’nın kontrolüne geçti. Selim ‘Fatih’ unvanını aldı. Son Bizans İmparatoru Constantine XII, Vatikan’da sürgün hükümeti kurdu. Kısa süre sonra öldü. 1520’de Süleyman tahta çıktı. Sırbistan, Bosna, Arnavutluk’a vergi karşılığında bağımsızlık sunarak bütün çabasını İstanbul’u kalkındırmaya adadı. Türk tehdidinin ortadan kalkmasıyla birlikte Almanya’da İmparator V. Charles, Protestan prenslere karşı akınlara başladı. Martin Luther direnince yakılarak öldürüldü. 1521-1523 arasında imparatorluk güçleri son Protestan liderleri bulup öldürdü.
Senaryo 2: I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İngiltere’yle ittifak yapıyor
Ne Orta Doğu’da toprak kaybı var ne de Bolşevik Devrimi
Doç. Dr. Yücel Yanıkdağ / Richmond Üniversitesi
Balkanlar’da zor zamanlar yaşayan Jön Türkler iktidarı 1914’te kendine bir müttefik arıyordu. Enver Paşa, Almanya ile ortaklığı seçti. Peki ya Osmanlı’nın ittifak teklifini Berlin reddetseydi? Rus Dışişleri Bakanı Sergei Sazanov o yıllarda Kaiser Wilhelm II’nin Osmanlı’nın cihat ilan etme gücünü kullanmak için ortaklığa sıcak bakacağının farkındaydı. Tarihin akışının tersine döndüğünü ve Osmanlı’nın İtilaf güçlerine katıldığını düşünelim.
Osmanlı o dönemde ulaşım ve sanayi alanlarında Batılı ülkelerden çok geride kaldığı için savaşa yönelik bir seferberliği ancak üç ayda tamamlayabildi. Ancak bu süre içinde Almanya ile olası bir yakınlaşma engellenmiş oldu. Almanya ve müttefiki Avusturya-Macaristan ile sınırı olmayan Osmanlı, Batı Cephesine üç öncü birlik gönderdi. Osmanlı askerleri Fransa ve İngiltere tarafından silahlandırıldı. 1915’te Almanlar Rusya’ya saldırıya geçtiklerinde Avusturya-Macaristan cephesinde direnebilmek için Ruslar, Osmanlı’dan yardım istedi. 1915’in yaz aylarının sonunda Alman akınlarından bunalan Rusya’da stoklar erimeye, gıda sıkıntısı baş göstermeye başlamıştı. Boğazlar tam da bu anda hayat kurtaran bir etken oldu. Destek gemileri Boğazlar’ı geçerek Rusya’ya hayati yardımları ulaştırdı. Böylece Rusya’da 1905’tekine benzer yeni bir devrim yaşanması engellendi.
Kazananlar arasında
Osmanlı yönetimindeki Suriye, Lübnan ve Filistin’de o dönemde yaşanan çekirge istilası ve açlık tehdidi İtilaf Devletleri’nden gelen yardımlarla önlendi. İstanbul’un Arap vatandaşlarına hızla yardım ulaştırması, bu ülkelerde yanmaya başlayan bağımsızlık ateşini de söndürdü. Enver Paşa’nın Bulgaristan’ı ve Romanya’yı İtilaf güçlerine katılmaya ikna etmesi sayesinde Avusturya-Macaristan’a yönelik saldırı başarıya ulaştı. İngilizlerin Anzak ve Hint askerleri Batı Cephesi’ne göndermesiyle artık dengeler İtilaf Güçleri lehine değişti. Almanya ve Avusturya-Macaristan 1917’de yenilgiyi kabul etti. Osmanlı, I. Dünya Savaşı’nın kazananları arasında yerini aldı. İngiltere ile iş birliği halinde Orta Doğu’daki tüm topraklarını korudu. Bu bölgedekilerin Osmanlı’ya yönelik minnettarlığı da bağımsızlık düşüncelerini bastırdı.
Senaryo 3: Soğuk Savaş kısa sürdü
Jeff Greenfield / JFK’in hayatını yazan gazeteci
Dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy suikasta kurban gitmeseydi neler yaşanırdı?
46 yaşındaki Kennedy’nin hayatta kalması SSCB ile Soğuk Savaş’ın daha kısa sürmesini sağladı. Kennedy 1963’te Vietnam Savaşı’nın ivme kaybettiğinin de farkındaydı. 1964’te yeniden seçilerek ABD’nin Vietnam’da hezimet yaşamasını engelledi. ABD’de 60’ların sonlarında ortaya çıkan kültür çatışmasını da önledi.
Marilyn Monroe ile olan yasak aşkı, yıllar sonra yaşanacak Clinton-Lewinsky skandalı kadar ses getirecek bir basın hikayesine dönüştü. Jackie Kennedy de New York’a taşınıp kendine JKF’den bağımsız yeni bir hayat kurdu.”
patronlardunyasi.com