Romantik ilişkiler, konuşulup dursa da hiç eskimeyen konulardan. İlişkilerde kişiler birbirine ne kadar benzese de bu iyi bir ilişki anlamına gelmiyor. Peki, yaş farkları söz konusu olduğunda ne gibi zorluklarla veya avantajlarla karşılaşılıyor? Partnerleri ile aralarında yaş farkı olan kadınlar, cevaplıyor.?
İçerikte kullanılan görseller temsilidir.
Kaynak: https://www.buzzfeed.com/jake_farring…
1. “Kocam benden dokuz yaş küçük. Ben kırk dört yaşındayken tanıştık, o otuz beş yaşındaydı. Bunu şu açıdan avantaj sayıyorum: Kadınlar genellikle erkeklerden daha uzun yaşadığı için onsuz uzun süre yaşama olasılığımın biraz daha düşük olması.”
2. “Benim için en büyük avantaj çocuk istememem ve eşim çok daha yaşlı olduğu için fikrini değiştirip çocuk istemeyeceği konusunda kendimi güvende hissetmem. Kocamla tanıştığımda kırk yedi yaşındaydı. O elli dört yaşındayken evlendik.”
‘En büyük dezavantajı ise birlikte emekli olamayacağımızı, yaşlanamayacağımızı ya da elli yıl kadar uzun bir süre evli kalma şansımız olmayacağını bilmem. Muhtemelen altmış yaşıma geldiğimde dul kalmış olacağım.’
3. “Ben otuz beş yaşındayım, o ise yirmi beş…”
‘İlk defa, kendimden bu kadar genç biriyle çıkıyorum. Birbirimizin deneyimlerinden öğrenmeyi seviyorum – benden genç olduğu için daha inatçı ve olumlu bakış açıları sunabiliyor. Ben de ona tecrübelerimi sunuyorum. Her şeyi açıkça konuşmayı seviyor. Benim de düşüncelerim konusunda daha açık olmamı bekliyor. Çok anlayışlı ve öğrenmeye istekli, bu da yine ne istediğim/ihtiyacım olduğu konusunda ona daha fazla açılmamı sağlıyor. Tüm bunlar, ilişkimizi büyük ölçüde iyileştiriyor.’
4. “Benden on dört yaş büyük…”
‘Ben otuz bir yaşındayım, sevgilim ise kırk beş yaşında. Dört yıldır birlikteyiz. Aramızdaki yaş farkının avantajlarını sayacak olursam; hayatına ve işine alışmış biri. Daha önce karşılaşmadığım sorunlarla karşılaştığımda yardımcı olacak daha fazla hayat tecrübesi var. Beni nasıl memnun edeceğini çok iyi biliyor. Dezavantajı ise; yaşlanma gerçeğiyle başa çıkmasını izlemek zorunda kalmak. Sevgilimin bu konuda biraz güvensiz olduğunu biliyorum ama yaşlandıkça herkes böyle olur. Bana göre gelmiş geçmiş en seksi insan ve görünüşünden memnun olmadığını görmek beni üzüyor.’
5. “Kadın vücudunun değişimini anlıyor…”
‘Ben otuz yedi yaşındayım, o ise elli üç. Aramızdaki cinsel çekim, önceki ilişkilerimden çok daha iyi. Kadınların vücutlarının zamanla değiştiğini anlıyor. Fazla kiloları ya da selülitleri umursamıyor. Beni kesinlikle muhteşem hissettiriyor. O, gerçekten özverili bir aşık.’
6. “Oğluna tek başına bakıyor…”
‘Ben otuzuma yaklaştım, o ise kırkına yeni girdi. Sevgilim genç yaşta baba olmuş, bu yüzden on yedi yaşındaki oğluna tek başına bakıyor. Oğlu onunla yaşadığı için anlayış göstersem de beni hayal kırıklığına uğratan bazı kurallar var. Geceyi birlikte geçirmiyoruz. Spontane seyahatler ya da planlar yapma özgürlüğümüz yok. Birçok hafta sonunu ayrı geçiriyoruz çünkü oğlu evde ve onunla birebir vakit geçirmek istiyor. Bu, çok zor. Arkadaşlarımın çoğu evlenip aile kuruyor ve ben umutsuzca erkek arkadaşımın yanında uyuyabilmek istiyorum. Bu durumla uzun süredir mücadele ediyorum.’
7. “Kendimden yirmi beş yaş küçük bir erkekleyim…”
‘Benden yirmi beş yaş küçük olsa da harika bir ilişkimiz var. İkimiz de bunun birçok nedenden ötürü sonsuza kadar sürecek bir ilişki olamayacağının farkındayız ama şu anda birlikte geçirdiğimiz zamandan gerçekten keyif alıyoruz. İlişkimizin fiziksel kısmı artık mümkün olmadığında, en iyi arkadaş olarak kalacağımızı biliyoruz. O benim en iyi arkadaşım ve onun söylediğine göre ben de onun en iyi arkadaşıymışım. O şimdiye kadar birlikte olduğum en iyi erkek.’
8. “Ben otuz dört yaşındayım, kocam yirmi yedi…”
‘Bu bir dezavantaj değil ama eşim daha parlak bir kariyere ve daha yüksek bir maaşa sahip olduğu için bazen kıskançlık hissediyorum. Ben bir öğretmenim, o ise başlangıç seviyesinde bir işe başladı. Ama şimdiden benden daha fazla kazanıyor. Ben bu meslekte kaldığım sürece hep kazanacak olması beni biraz üzüyor.’
9. “Benimle dalga geçiyor çünkü…”
‘Erkek arkadaşım benden on yaş büyük. Ben yirmi altı yaşındayım, o da oyuz yedi yaşına yeni girdi. Kendi işlerini halledebilen, tamircilerle ve araba satıcılarıyla nasıl başa çıkacağını bilen, sigorta ve vergi işlerinin nasıl işlediğini anlayan, bilgili bir yetişkin olması hoşuma gidiyor. Ancak benim kültürel atıflarımı her zaman anlamıyor. Ayrıca ben çocukken işlerin nasıl olduğuna dair espri yapıp benimle dalga geçmesine anlam veremiyorum.’
10. “Kocam benden 15 yaş küçük…”
İkimiz de aramızdaki yaş farkını unuttuk. Şu anda aynı yaşıtaymışız gibi hissediyoruz ve her şey harika gidiyor. Tek sorun, sonunda beni çekici bulamayacağı kadar yaşlı görünmekten endişe etmem.’
11. “İnsanlar, yaş farkı olan ilişkinin uzun sürmesini beklemedikleri için size geçici bir boşluğu dolduruyormuşsunuz gibi bakıyorlar…”
‘İlişkilerimde deneyimlediğim en fazla yaş farkı, on üçtü. Kendinizden büyük bir partnere sahip olunca onunla bazı yaşam deneyimleri ile ilgili ciddi ve derin konuşmalar yapabilirsiniz. Çoğu konu, olgunlukla ele alınır. Ancak olduğunuzdan genç görünüyorsanız gittiğiniz her yerde size bakılıyor çünkü büyük yaş farkı, başkalarını rahatsız ediyor. Farklı yaşam evrelerinde olması, bir kişi özgür olmak ve keşfetmek isterken diğerinin evlilik ve çocuk planlaması gibi dezavantajları da var.’
12. “Yaş farkı zor bir durum çünkü büyük kişi kendi yöntemlerine o kadar bağlı oluyor ki bazen, uzlaşma ya da iletişim imkansız hale geliyor.”
13. “Ortak noktalarımız sandığım her şey yalanmış…”
‘Daha önce kendimden on üç yaş büyük bir adamla çıkmıştım. Ben yirmili yaşlarımın sonlarındaydım, o ise kırklı yaşlarının başındaydı. Bana oldukça yoğun bir love bombing yaptı. Bu yüzden birkaç aya boyunca ortak noktalarımız olduğunu düşündüğüm şeylerin aslında var olmadığını fark etmedim. Başta ondan etkilendim çünkü eğitimli, iş sahibiydi, bir evi vardı. Hayatta belli bir noktaya gelmişti. Fakat sonunda bunlara sahip olmasının tek nedeninin zengin bir aileden gelmesi olduğunu anladım. Yaşına göre hiç olgun değildi ve birçok konuda yaşını öne sürerek ukalalık taslıyordu.’
14. “Ben otuz dokuz yaşındaydım, erkek arkadaşım ise yirmi üç…”
‘Rahat bir ilişkimiz vardı. Bir yıl boyunca çok güzeldi her şey. İkinci yılımızda işler zorlaştı çünkü evlenmekten bahsetmeye başlamıştı. Oysa ben, ilk günden beri evlilik ya da çocuk sahibi olmakla ilgilenmediğimi açıkça belirtmiştim. Pes etmedi ve bir çocuğumuz olmasını istediğini söylemeye başladı. Bu, ilişkimizin sonu oldu. Bu isteklerini birlikte yapabileceği, kendi yaşında birini bulması için onu cesaretlendirdim. Daha sonra evli ve çocuklu olduğunu duydum. Onun adına sevindim.’
15. “O her şeyi çoktan yapmış, ben ise…”
‘Partnerimle aramızda on üç yaş var. Ben yirmi üç yaşındayken tanıştık, o ise otuz altı yaşındaydı. İlişkimizin en büyük dezavantajı, onun hayatı çoktan deneyimlemiş olması olduğunu söyleyebilirim. Dünyayı gezdi, evlendi, çocuk sahibi oldu ve benim henüz deneyimleyemediğim bir dolu başka şey yaptı. Bazen benim eğlenceli bulduğum küçük şeyleri ona yaptırmak oldukça zor oluyor çünkü o para kazanmaya odaklanmış durumda.’
16. “Aramızda sekiz yaş olsa da…”
‘Partnerimle aramızda sekiz yıl var ve bu kesinlikle şimdiye kadarki en sağlıklı ilişkim! Yaşadığım en büyük dezavantaj; enerji seviyelerimizdeki farklılık ancak bunun bir kısmının benim çok daha dışa dönük, onun ise daha çok evcimen olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Ben aktif olmayı seven ve geç saatlere kadar dışarıda kalabilen biriyim, onun ise bu tür konularda enerjisi ve isteği bir hayli düşük.’
17. “İnsanlar, ilişkimizi yanlış anlamaya meyilli…”
‘Aramızda yirmi yaş fark var. İnsanların yanlış anlamaları, muhtemelen en büyük dezavantaj. Çıkmaya başladığımızda otuzumun üzerindeydim. Bu yüzden beni öylesine koluna takıp dolaştırdığı fikirlerine maruz kaldım. İnsanlar bizimle tanıştığında, yanlış anlaşılmaları önlemek adına nasıl tanıştığımızı oldukça derinlemesine anlatmak zorundayım.’
